Hikaye

09:29

Hikaye

Çılgınca koşuyordum. Nefes nefese hiç durmadan sadece koşuyordum. Ayaklarım yerden kesilircesine uçar gibi bir an önce oraya varmak istiyordum.Orası herkesin en büyük ve tek hayali. O kutsallar kutsalı, uğruna kalpler kıran, adaklar adanan o yer.
Ayaklarım çırılçıplak, önüme çıkan hiçbir ağacı görmüyorum, geçip gidiyorum aralarından ayaklarımda çamur izleri. Hava soğuk ve nemli. Üşümeye başladım. Bir sağa bir sola koca ormanda sadece önüme bakıp koşuyorum. Ağaçlar dev gibi, dalları upuzun, yaprakları gür, kökleri derin, tek bir ağacı gören uzaktan bir koru sanır adeta. Oysa ben ormanın en karanlık en ücra yerlerinde güneş ışıklarını bile temas etmekte zorlandığı ormanın tam ortasında sadece koşuyorum. Bekleyeceğim hiçbir şey yok. Sonuca odaklı koşarken derin düşüncelerdeyim. Oraya gitmek kaderimde miydi yoksa evrenin oynadığı bir oyun mu, belki de bir tesadüf eseri bu yollardayım. Düşünüyorum aradığım cevaplar aklımda bir yerlerde. Sadece kapıyı biraz aralamalı ve içeri şöyle bir bakmalıyım. Mideme giren ani sızı beni durduruyor. Bir elim koca bir çınarın gövdesinde, diğer elin karnımda. Midemin acısı bana acı bir çığlık attırıyor fakat hiç ses çıkarmamalıyım aksi halde beni bulurlar. Oraya gitmemi istemeyenler. Ulaşmaya çalışırken bir yandan da onlardan saklanmam gerek. Sesimi bastırmak için elimle ağzımı kapatıyorum. Derin nefesler almaya sevk ediyorum kendimi, kalp atışlarım yavaşlamaya başlıyor. Her yer sessiz, çok sessiz. Düşen yaprak çıtırtısı, rüzgarın uğultusu, uzaklardan gelen bir kuşun melodik sesi haricinde her yer çok sessiz.

You Might Also Like

0 yorum