Tamamı Çingenece çekilen ilk sinema filmi özelliği taşıyan 1988 Emir Kusturica yapımı olan Çingeneler Zamanı film müziği olan Ederlezi, Balkanlardaki çingene azınlığa ait popüler bir halk şarkısıdır. Her yıl geleneksel olarak 6 Mayıs'ta kutlanan Ederlezi baharın gelişini ifade eder. Türkiye'de kutlanan Hıdırellezden türetilmiştir. Çingeneler Zamanı filminde Goran Bregovic şarkıyı uyarlayıp kullanmıştır. Şarkının  Romanca, Yunanca, Bulgarca, Kürtçe gibi pek çok versiyonu vardır. Şarkı sözleri hepsinde değişiktir.
En popüler olanı ise Goran Bregovic'in Ederlezi'sidir.
Bu video Çingeneler Zamanı filmine ait bir kliptir.


Ederlezi'nin başka bir versiyonu ise yetim kızlardan bahseden Bosna Ağıtı'dır.

Kızların ağıtlar düzerken bosna yaylalarında,
Ederlezi yine gelmişti her sene geldiği gibi,
Ne bilsin burada yetim kızlar var
Bu sene ederlezi babasız kalmıştı
Yetim kızların yürekleriydi gelen.

Sarı saçları mavi gözleriyle,
Gökyüzü bile özenirdi güzelliklerine,
Deniz utanırdı mavisinden,
Cenazelere uğurlanmıştı ederlezi,
Şurada yatan kefensiz, babalarımızdı
Boşnak kızları goran'ın,
Yetimdi sarıları, yetimdi mavileri.

Ah ederlezi, niye geldin bu sene
Bilmez misin, buradaki kızlar yetim
Yaslar bağladı sarı saçlarımız
Babasızdı mavi gözlerimiz
Ve goran, haykır yine bosna dağlarına
Ederlezi kızlarım, ederlezi

Bu yazıyı okuyanların %90'ı internet bağımlısı olabilir. Sonuçta bu yazıyı okumak için internet gerekiyor ve eğer siz internetsiz yaşayamıyorsanız muhtemelen bir bağımlısınız.
Gelin bunu küçük bir test edelim.

1. En büyük korkunuz;
a) Bilgisayarın çökmesi
b) İnternet bağlantısının kesilmesi
c) Kişisel verilerinizin internet üzerinden çalınması

2.  Facebook, twitter, Msn gibi sosyal medya hesaplarından en az birini aktif olarak kullanıyor musunuz?
a) Hayır
b) Bazen
c) Evet

3. Sahip olduğunuz e-mail adres sayısı kaçtır?
a) 0
b)1-2
c)3 ve üstü

4. Size en kolay nasıl ulaşılır?
a) Ulaşılamazsınız.
b) Telefon.
c) Sosyal medya, E-posta, Whatsapp...

5. En son ne okudunuz?
a) Kitap
b) İnternet üzerinden gazete, e-kitap
c) Arkadaşlarımın Facebook mesajları

6. Hangisini tercih edersiniz?
a) Sınırsız konuşma paketi
b) Sınırsız mesajlaşma paketi
c) Sınırsız internet paketi

7. Uyumadan önce telefonu nereye koyuyorsunuz?
a) Komidinin üstüne
b) Yastığın altına
c) Telefonla uğraşırken uykuya dalıyorum.

8. En az kaç saat internete girmezsen kendinizi kötü hissediyorsunuz?
a) 3-5 saat
b) 1-2 saat
c) 30 dakikadan az

9. Arkadaşlarınızla ya da ailenizle birlikteyken de internete girer misiniz?
a) Hayır
b) Bazen
c) Evet

10. İnternetiniz olmadığında kendinizi keyifsiz, sinirli, sabırsız hissediyor musunuz?
a) Hayır
b) Bazen
c) Evet


 a'lar çoğunluktaysa: Müjde, bağımlı değilsiniz.
 b'lar çoğunluktaysa: Risk altında. Henüz bağımlı değilsiniz ama olabilirsiniz.
 c'lar çoğunluktaysa: Tam bir internet bağımlısısınız. İnternetsiz nefes bile alamıyorsunuz.

Kaynak:
onedio.com
http://www.formsante.com.tr/anasayfa/test/1818-internet-bagimlisi-misiniz.html

Mani, her konu hakkında yazılabilen bir halk edebiyatı nazım türüdür.
Genellikle dörtlük halindedir. Kafiye diziliş aaxa, xaxa şeklinde olmakla beraber hece ölçüsü
çoğunlukla 7 lidir fakat 6,8,10,14 te olabilir. Asıl anlatılmak istenen son iki dizede verilir.

Küçükken hep sakızların içinden çıkan aşk manilerini okurduk. Hatta sırf o manileri okumak
için bile sakız aldığımız olmuştur. Ramazan davulcularının da davul çalarken melodik bir şekilde mani söylediklerini biliriz.

Maniler yüzyıllar boyunca duygularımızı, düşüncelerimizi eğlenceli bir şekilde aktarmamızı sağlayan
bir araç olmuştur. Günümüzde  de etkisini yitirmemiş, hala var olmaya devam edecek gibi görünüyor.

Beni tanıyanlar da az çok bilir, isimlerinin harfleriyle oluşturduğum akrostiş maniler yazıp onlara ithaf
ederim. Sizin de içinizde kalmış söylemek istedikleriniz varsa yorumlara maniler yazarak bunu dile getirebilirsiniz.
Gerisi size kalmış. :)

Star Wars Türkçe adıyla Yıldız Savaşları George Lucas tarafından tasarlanmış, film, çizgiroman,
bilgisayar ve konsol oyunları gibi alanlarda ününü geliştirmiş kurgusal evren ve markadır.
Tüm dünyada büyük yankı uyandırmış, 77'den bu yana her kuşağı etkilemiş kült bir seridir.
Kendinden sonra gelen tüm nesilleri hala etkilemekte, filmlerde, dizilerde, kitaplarda alıntıları
yapılmakta, espirilere konu olmaktadır. Filmlerdeki karakterlerle, ışın kılıcıyla, felsefesi ve hikayesiyle
pek çok insan için efsane, fenomen, yaşam tarzı gibi sıfatlarla nitelendiriliyor.

Film serisi 1977 de başlıyor fakat Star Wars film serisi bilindik seriler gibi 1. bölümden başlamıyor.
Hikaye planlanırken 9 bölüm olarak planlanıyor fakat 1. bölümden başlandığında sinema izleyicileri
için ağır kalacağı düşünülüp ilk olarak en hareketli ve can alıcı bölüm olan 4. bölüm çekiliyor ve
vizyona ilk giren film oluyor. Daha sonra 5 ve 6 bu sırayı takip ediyor. Çok ilgi olunca teknik altyapının

Star Wars'ta görülen kurgusal galaksi aslında Tunus çöllerinde, İngiltere ve Amerika'da kurulmuş ve
setlerdir.  6 film toplamda 25 Oscar adayı olmuş, 10'unu kazanmıştır. Filmelerin toplam hasılatı
4.3 milyar Dolar'ı bulmaktadır.

Filmlerin vizyon tarihi sırası şu şekildedir:
IV: Yeni Bir Umut (1977)
V: İmparator (1980)
VI: Jedi'nin Dönüşü (1983)
I: Gizli Tehlike (1999)
II: Klonların Saldırısı (2002)
III: Sith'in İntikamı (2005)
Star Wars: Klon Savaşları (2008)
VII Star Wars : Güç Uyanıyor

Her insanın hayallerini süsleyen ister kendi yaratmış olduğu ister var olup ta ona imrendiği bir ütopyası vardır. 

Ütopya; Yunanca "yok/olmayan" anlamındaki ou, "mükemmel olan" anlamındaki eu  
ve "yer/toprak/ülke" anlamındaki topos sözcüklerinden türemiştir.

Yazıdaki gibi;
Ütopya bir varış yeri değildir.
Ütopya bir yöndür.

Bazen içinde bulunduğumuz dünyadan kopmak isteriz, fiziksel olarak oradayızdır ama beynimiz çoktan başka alemlere göç etmiştir.  
Ütopya tarif edildiği üzere maddi olarak yoktur, düşüncelerde
yer alan mükemmel olması planlanan üzerinde mutlu huzurlu bir şekilde yaşayabileceğimiz bir yerdir. Ütopya'da olumsuzluk yer almaz. Belki de o yüzden hayata geçirilmeye çalışılan ütopyalar bir süre sonra distopya oluyor fakat distopyaya daha sonra değineceğim.

Thomas More'un Utopia adlı kitabıyla kullanımı yaygınlaşmıştır.
Ütopik bir devletin yer aldığı kitapta özel mülkiyet yoktır ve yasaktır. Para geçerli değildir. Herkes devlet adına üretir, herkes ihtiyacı olanı alır.
Bİreyler günde 6 saat çalışır, geri kalan zamanı sanat ve bilimle geçirirler.
 
Thomas More gibi Platon, Bellamy, Bacon, Campanella, Farabi, Cabet gibi filozofların da kendilerine özgü ütopyaları bulunmakta. 
Örneğin; Farabi erdemli toplum hakkında El-Medinetül Fazıla adlı bir kitap yazmıştır. Adalet sisteminden, adaleti engelleyenlere ceza verilmesinden, kanunlardan, yöneticilerin erdemli insanlar olmasından bahsediyor.

Duygular her dilde ve kültürde farklı ifade edilmektedir.
Hayatımıza genellikle duygularımız yön verir. Seçimlerimizde, kararlarımızde, muhakeme sürecimizde kısaca bizi biz yapan her şeyde duyguların etkisi vardır.

    "Duygu (emotion) sözcüğünün kökü motere’dir. Latince hareket etmek anlamına gelen fiile "e-" ön eki getirildiğinde anlam uzaklaşmak olur ki bu, her duygunun bir harekete yönelttiği fikrini vermektedir."

Peki bu tanıma bakarak bir çıkarımda bulunabilir miyiz? Kendi içimize dönüp baktığımızda aslında yaşadığımız her olayın bizi bir duyguya ittiğine ve bu duygunun da bizi birtakım hareketlere yönelttiğine, tüm bunlara katılabilir miyiz?

Yüzyıllar boyunca süregelen deneyimlerimize dayanarak temelini duygu diye nitelendirdiğimiz pek çok sözcük türettik. Örneğin; acıma duygusu ile belki de duygunun harekete geçmeyeceği bir anda sırf acıdığımız için yolda denk geldiğimiz bir dilenciye para verdik. Ya da yeni başlayan ilişkimizde huzur duygusunu keşfettik ya da o duyguya huzur demişizdir.

Duyguların var olduğunu biliyoruz ve her bir duygunun anlamını da. Fakat sadece olumlu duygular yaşamıyoruz. Öyle değil mi? Zaman zaman hayal kırıklığını yaşadık, ıstırap çektik, pişmanlık, intikam, kızgınlık, mahcubiyet ve aklımıza gelebilecek olumsuz duygular da yaşadık.

Belki de bazen hiçbir duyguyu yaşamamayı diledik. Bazen de olumsuz duygulardan bir an önce sıyrılıp olumlu duygulara yelken açmayı arzu ettik.

Dört Temel Duygu

1.Korku

2.Öfke

3.Üzüntü

4.Mutluluk 

Dört temel duygu bize içinde bulunduğumuz durumu bazen anlatmaya yetmez ama adı üstünde temel duygu.

Yoğun istek üzerine selfie pozları yayınını oluşturmaktayım. :)
Çoğumuz instagram, facebook, twitter gibi sosyal medya araçlarını aktif kullanıyoruz.
E tabii fotoğraflarımızı da paylaşmazsak olmaz.
Son yılların en moda "selfie" pozlarını pinterest aracılığı ile derleyip yayınlıyorum.
Umarım faydalanırsınız.

Bir çoğumuz fotoğraflarda çıktığımız hallerimizi beğenmeyiz, kendimize hiç te bize ait olmayan
benzetmeler yaparız. Kilolu, şaşı, garip duruşlarda göründüğümüzden dert yanar hemen o fotoğrafı
imha ederiz.
Bu yüzden pinterest.com sitesinden derlediğim doğru poz verme duruşlarını paylaşma gereği
duydum. Umarım faydalanırsınız.
Kaynak site: http://digital-photography-school.com/

Kelebek Etkisi  


"Bir kelebeğin kanat çırpması dünyanın diğer ucunda bir kasırga başlatabilir." sözünü hepimiz duymuşuzdur.
Dizilerde, filmlerde, kitaplarda da konusu sıkça geçer. Kelebek etkisi...
Buna göre evrende her şey birbiriyle bağlantılıdır. En küçük şeydeki en ufak bir değişim alakası bile olmayan bambaşka bir şeye büyük bir etki edebilir.
Sabah evden her zaman çıktığımız saatten sadece    1 dakika geç çıksak bineceğimiz otobüsü kaçırdığımızı hayal edelim. Peki eğer o otobüse binseydik neler olabileceği aklınızdan hiç geçti mi? Belki de bir trafik kazasına denk gelecektik, belki araç arıza yapacak ve gideceğimiz yere geç kalacaktık ve bunun gibi pek çok belki...

Hayatımıza kararlarımız, seçimlerimiz yön veriyor. Her verdiğimiz karar milyonlarca olasılık doğuruyor. 
Bunun sonucu da bize ister bir çığ ister bir çiğ tanesi olarak geri dönüyor. 

Geçen gün radyo tiyatrosu izleyen pardon dinleyen bir tanıdığıma denk geldim. İlk başta absürd
bulmuştum fakat araştırıp "Gogol"un Palto'sunu dinleyince fikrim değişti.
Radyo tiyatrosu, adından da anlaşılacağı gibi görselliğin olmadığı sadece sesli olarak oyunların
oynandığı, arkadan gelen ses efektleriyle radyo yayını dinleyicisine tiyatro izliyormuş hissini yaratan
bir ortam. Tiyatroya gidip canlı canlı izlemeye gerek kalmıyor.
Türkiye'de ilk radyo tiyatroları 1950'li yıllarda ortaya çıkmış ve 50-90 yılları arasında popülerliğini
korumuş.
Günümüzde eskisi kadar popüler olmasa da radyo tiyatroları devamlılığını koruyor. Youtube'a radyo
yayınları video olarak eklenmiş, bir çok blog yazarı da kendi bloglarında yazılarıyla radyo tiyatrolarını destekliyor. Facebook'ta da özel olarak açılmış sayfalar bulunmakta...
Radyo tiyatrolarını günümüzde Trt fm, Tgrt fm'lerde canlı randyo yayını olarak dinleyebilirsiniz.

Aslında tiyatroyu dinlerken aklıma görme engelli insanlar geldi. Biz engeli olmayanların da bir gün engelli
olma adayı olduğumuzu hatırladım. Radyo tiyatroları onlar olduğu kadar bizim için de önemli.
Kaynak: vikipedi
              https://www.facebook.com/groups/8483867869/?fref=ts
              http://entelaylak.com/radyo-tiyatrosu-palto/

Koko bir dişi goril. Asıl adı Hanabiko. 1971'de Amerika'da dünyaya geldi.
Onu diğer gorillerden ayıran temel özellik işaret dili ile insanlarla iletişim kurabiliyor
olması.Araştırmacı Öğrenci Penny Patterson, hayvanat bahçesini ziyareti sırasında
Koko'nun işaret dili ile iletişim kurduğunu fark etti ve bunun üzerine çalışmalar yaptı.
Koko'ya işaret dilinde yüzlerce kelime öğretti.
Koko günümüzde hala yaşıyor ve 1000'den fazla kelime konuşabiliyor hatta
kendi kendine sözcükler üretebiliyor.

Koko'nun kendine ait evcil hayvanları var, kedileri çok seviyor. All Ball adını verdiği
kedisiyle saatlerce oyun oynayıp, onunla ilgileniyor. Fakat bir gün kedisinin ölüm
haberini alıyor ve derin bir üzüntü içine giriyor, ağlıyor. Eğer videoyu izlerseniz daha
net görebilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=fk4fvPN7F-8

Koko ve daha fazlası hakkında bilgi sahibi  olmak için resmi web sitesini ziyaret edebilirsiniz.  http://www.koko.org/

https://tr.wikipedia.org/wiki/Vikipedi

Vikipedi kelimesini tr.wikipedia.org sitesinde arattım ve sitenin kendi terimini nasıl açıkladığını okudum.
Hangi vikipedi kullanıcısının yazdığını bulamadım ama sayfanın son olarak 4 Kasım 2015, 09:42 tarihinde güncellenmiş olduğu bilgisine ulaştım.

Vikipedi ile hayatımıza giren değişikliklerde biri, okuyan aynı zaman da yazar olabiliyor hem de istediği konuda.Kategorilendirme yaparak ansiklopedik bir sistem gibi düzenli çalışıyor vikipedi.
Pek çok dilde hizmet veriyor. Tüm dünya insanları tarafından erişim olanağı da var.

Vikipedi  kelimesinin anlamı olarak; kullanıcıları tarafından ortaklaşa olarak birçok dilde hazırlanan, özgür, bağımsız, ücretsiz, reklamsız, kâr amacı gütmeyen bir internet ansiklopedisi olduğu yazıyor.

Aynı sayfada Bilgilerin Güvenirliği adlı bir bölümde ise, Vikipedi'nin güvenilebilirliği ve doğruluğu üzerine tartışmalar mevcuttur ve site yoğun olarak vandalizme maruz kalmakta olduğu bilgisini de esirgememiş yazar.
Sloganı özgür ansiklopedi diye tarif edilmiş.

Çin Astrolojisi

Çin Astrolojisi'nde 12 burç 12 farklı hayvanla temsil edilir ve burcu kişinin doğum yılına göre belirlenir.
M.Ö. 2500'lü yıllardan itibaren 12 burcu temsil eden hayvan sıralaması 12 yılda bir tekrar ederek hiç değişmeden günümüze dek gelmiştir. Her zaman fare ile başlar, domuz ile biter.


Hep karşılaştığımız Yin ve Yang sembolünün temeli Çin Astrolojisi'ne dayanıyor.

Yılın son rakamına göre;
0,2,4,6 ve 8 Yang'i temsil etmektedir.
1,3,5,7, ve 9 ise Yin'i temsil eder.



mmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmmm
mmmmmmmmmmmmmmmmmmmmm
Fare: Dürüst,özgür,çalışkan,çekici, bencil,kontrolcü...
Öküz:Zeki,soğuk kanlı,sakin,etkileyici,mütevazi, inatçı...
Kaplan:Agresif,isyankar,güçlü,cömert,sinirli,sabırsız...
Tavşan: Nazik, yumuşak, narin, tedbirli, dengesiz, utangaç, tembel...
Ejderha: Güçlü, gururlu, dobra, özel, mütevazi,  kibirli...
Yılan:Zeki, neşeli, soğukkanlı, mistik, kurnaz. dik başlı...
At: Neşeli, popüler, konuşkan, esprili, kararsız, inatçı...
Keçi: Erdemli, dürüst, utangaç, anlayışlı, endişeli, şikayetci, fazla yumuşak kalpli.
Maymun: Esprili, dikkatli, esnek, sosyal, zeki, kendine beğenmiş, sakar...
Horoz:Düzenli, organize, sorumluluk sahibi, eleştirmen, fırsatçı...
Köpek:Dürüst, zeki, sadık, adaletli, sevecen, tembel, soğuk, inatçı...
Domuz : Sade, çalışkan, güçlü, uysal, güvenilir, saf...

Kaynaklar
http://www.kadinlarduysun.com/cin-astrolojisi-burcunuzu-biliyor-musunuz/
http://www.burclar.net/cin-burcu/
https://tr.wikipedia.org/wiki/Be%C5%9F_element

Jules Verne'i hepimiz biliriz. Çocukluğumuz hepimizi etkileyen, ufkumuzu açan Fransız yazar Jules Verne'nin 19. yyda yazdığı Denizler Altında 20.000 Fersah, Dünyanın Merkezine Yolculuk, 80 Günde Devr-i Alem, Ay'a Yolculuk, Esrarlı Ada gibi romanlarla geçmiştir, belki de hala okuyanlarımız vardır aramızda.
Jules Verne henüz keşfedilmemiş teknolojik fikirleri kitaplarında dile getirmiştir. 
Örneğin Aya Yolculuk kitabında geçen bir uzay mekiği inşa edip Aya gitmeye karar veren bir grup insanla, 1969 yılında Ay'a ilk kez yolculuk yapan Apollo 11 seferi benzerlikler taşımaktadır.

Jules Verne onlarca yıl önceden geleceği ön görmüştür ve sınırsız hayal dünyasıyla geleceğe esin kaynağı olmuştur.
Günümüzde esinlenebileceğimiz, yaratıcılığımızı arttıracak, bizleri motive edecek bir çok teknolojik öğe mevcut.
Yapmamız gereken sadece biraz kendimi zorlayıp içimizdeki yaratıcılığı ve azmi doğru motivasyonla kullanıp bir şeyler üretmek...

Hikaye

Çılgınca koşuyordum. Nefes nefese hiç durmadan sadece koşuyordum. Ayaklarım yerden kesilircesine uçar gibi bir an önce oraya varmak istiyordum.Orası herkesin en büyük ve tek hayali. O kutsallar kutsalı, uğruna kalpler kıran, adaklar adanan o yer.
Ayaklarım çırılçıplak, önüme çıkan hiçbir ağacı görmüyorum, geçip gidiyorum aralarından ayaklarımda çamur izleri. Hava soğuk ve nemli. Üşümeye başladım. Bir sağa bir sola koca ormanda sadece önüme bakıp koşuyorum. Ağaçlar dev gibi, dalları upuzun, yaprakları gür, kökleri derin, tek bir ağacı gören uzaktan bir koru sanır adeta. Oysa ben ormanın en karanlık en ücra yerlerinde güneş ışıklarını bile temas etmekte zorlandığı ormanın tam ortasında sadece koşuyorum. Bekleyeceğim hiçbir şey yok. Sonuca odaklı koşarken derin düşüncelerdeyim. Oraya gitmek kaderimde miydi yoksa evrenin oynadığı bir oyun mu, belki de bir tesadüf eseri bu yollardayım. Düşünüyorum aradığım cevaplar aklımda bir yerlerde. Sadece kapıyı biraz aralamalı ve içeri şöyle bir bakmalıyım. Mideme giren ani sızı beni durduruyor. Bir elim koca bir çınarın gövdesinde, diğer elin karnımda. Midemin acısı bana acı bir çığlık attırıyor fakat hiç ses çıkarmamalıyım aksi halde beni bulurlar. Oraya gitmemi istemeyenler. Ulaşmaya çalışırken bir yandan da onlardan saklanmam gerek. Sesimi bastırmak için elimle ağzımı kapatıyorum. Derin nefesler almaya sevk ediyorum kendimi, kalp atışlarım yavaşlamaya başlıyor. Her yer sessiz, çok sessiz. Düşen yaprak çıtırtısı, rüzgarın uğultusu, uzaklardan gelen bir kuşun melodik sesi haricinde her yer çok sessiz.

Kültür sözcüğü herkesin bildiği gibi en genel anlamıyla maddi, manevi her türlü özellik olarak görülmektedir. Dil, din, ırk, sanat, kanunlar, yemek, gelenek, görenek, örf, adet, hayat tarzı, ahlaki değerler, bakış açısı... gibi aklımıza gelecek her türlü şey...
İlkokulda bir öğretmenim şöyle demişti; iki taşı üst üste koyduğumuzda bir kültüre sahip olmuş oluruz.

Dünya dillerine şöyle bir baktığımızda kültür sözcüğünün kökeninin Latince "cultura"dan gelmekte olduğunu görüyoruz.
Türkçe kültür, İngilizce ve Fransızca culture, Almanca kultur, Yunanca koultoura, Afrikaanca kultuur, Bulgarca, Rusça, Hırvatça ve Boşnakça kultura, İspanyolca, Ukraynaca ve İtalyanca cultura gibi tüm dünya dillerine yayılmış kullanımları vardır.

Peki cultura nedir?
Bu sözcük Latince colere, cult- "ekip biçmek, toprak işlemek" fiilinden +tura sonekiyle türetilmiştir.
İlk kez Antik Romalı Cicero tarafından kullanılmıştır.

Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre;

Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü. olarak tanımlanmaktadır.